7 Haziran 2018 Perşembe

DENGESİZ ERKEK SENDROMU

     Ya ben sana güveniyorum'' , '' Seni seviyorum ve buna hiçbir şey engel olamaz'' gibi cümlerle başlayan bi ilişki türü. İlk başlarda saçma sapan vaatlerle başlayan ilerleyen zamanlarda geçmişi takıntı haline getiren erkekler...Sen ne yaparsan, ne dinlersen, ne yazarsan, ne konuşursan hep altında geçmişle alakalı bişey irdeler ve ortaya olmayan boktan şeyler çıkarır. Senin aklına dahi gelmeyen insanları aklına getirir. Neden mi ? Çünkü aşağılık kompleksi. Sen ne kadar bi şeyleri unutursan unut, o illa ki sana dinlediğin bi şarkıda en sevdiğin mekanda ona ait hala bi şeyler hissettiğini düşünür. Çünkü psikolojisi bozuk, ruh hastası bi manyak.Ne kadar laf anlatırsan anlat karşı tarafın alabileceği kapasite 125 MB'dır. Daha fazlasını alamaz çünkü kendi kafasında kurduğu, hayal dünyasında canlandırdığı durumlara inanır, kapasite dar olduğu için. Minicik beyinleri, gereksiz egoları, aşırı ben yaparım, bilirim havaları.Sürekli elit mekanlarda takıldıklarını, Tchibo'nun en pahalı gereksiz olan ürünlerini aldıklarını, entellektüel bi yaşam tarzları olduğunu gösterme çabasındadırlar. Bi de sanki tüm kızlar onunla arkadaş olmak için can atıyomuş fakat onun gönlü sizden yanaymış gibi bir takım davranışlar sergiler. Kendilerine bakmayıp karşılarında ki insanları konumunu, eğitimi, yaşını, boyunu posunu vs eleştirip o küçük beyinlerinde istedikleri kişi olmanız için yapmadıkları aptallıkları kalmaz. Pardon ama sen kimsin-nesin ki senin istediğin kişiliği bürünsünler. 
     Eleştiriyorum, çünkü bunlar aşırı çirkin, itici geliyo insana. Hiç bi kız da ''aa görüyo musun nasıl hoş nasıl zeki, nasıl da kendinden emin, nerelere gidiyo '' demez. Siz pazarlamacı mısınız, reklamcı mısınz? Kendinizi reklam ediyosunuz. Sizi tavlamak,etkilemek adına her şeyi yaparlar ama defalarca kez reddedildiklerin de vay halinize... Böyle tipler gizli kalmış kişilikleri siz onları reddettikten sonra ortaya çıkar. Bazen işin boyutu öyle bir hal alır kıi aslında size değil size yüklediği anlamlara aşık olur.Fakat bazen bu durumun farkında olmayabilirler. Aşk diye adlandırdıkları duygunun hastalıktan ibaret olduğunu zanneden GERİ ZEKALI toplulukları aslında neyse burayı yazamicam.. Bu karakterlere sahip insanlar genelde bi şeylerin sorumluluğunu almayan hayatları boyunca birilerine bağlı yaşayan tiplerde görülür.Saniyeler içinde size defalarca laf sokup, çirkinleşip 3 gün sonra barısmak için yalvarır. Her cümlenin sonunda artık ezberlediğiniz cümlesini yapıştırır. Aslında bitane de ona yapıştırmak gerekir. Sanki millet onlarla flörtleşmek için sıraya girmiş gibi bide ''sen kaybettin, göreceksin hayatımda neler olduğunu,Hayatima girenin yerinde olmak isteyeceksin ama bu sefer ben reddedecem seni'' derler. Kusura bakma ama senin hayatında olan kişinin akli dengesini kaybetmiş olması gerekir.
     Gerçekten bazılarının kafasında meşe odunu kırıp bi saniye bile tereddüt edilmemesi gereken tipler. Komik olmayın :D Allah aşkına kızlar sizde süslü püslü laflara kanıp şu kendini bilmez insanları tepemize çıkarmayın. Egoist kompleksi insanlar için asla kendinizden ödün vermeyin, onlr istedi diye istediği kalıba girmeyin.  Böyle durumlarda en güzeli hiç uğraşmadan kapıyı göstermek.
Kapıyı göstermeniz gereken yerlerde sakın ha sakın anlayış göstermeyin.
     Sizi her halinizle koşulsuz seven. düşünen, gözeten insanlar varken böylelerine gönül verip hayatı zindan etmeyin kendinize ! :*

30 Eylül 2017 Cumartesi

LASTİKTE PİRELLİ,KADINDA 1,50

Saçları sarı  olsun,
Hafif balık etli olsun,
Boyu 1,70 olsun,
Zayıf olsun,
Gösterişli olsun...


Pardon da sen o koca göbeğinle bi zahmet hayattan böyle beklentilerin olmasın.  Adamın göbeği egosundan daha fazla gelmiş burda yok kız dediğin böyle olur, şöyle olur diyo. Bunları derken de tabii bi taraftan yağlı yemekleri, tatlıları götürüyo. Afedersin de o kızlar da zaten kapında sıra olmuş seni bekliyolardı kendilerini beğendirmek için. Bazı insanların kilosundan çok egoları olması çok şaşırtıcı değil mi ? Evren kadar kilosu, göbeği var kasıla kasıla bide laf yapıyo. Çarpacaksın ağzına kürekle susturcaksın. Hayır yani bi kendine bak bi isteğine bak !He bir de türk kızı olmasınmış. Böyle kendini bilmez hadsiz insanlarında kendini önemli bi'şey görmelerine şaşırdık mı? HAYIRRR :)  Bi  kere ülke geneli ortalama 1,62 olmasına rağmen bu oranın altında kalarak kısa olmanın gururunu hepimiz yaşıyoruz :) Öncelikle erkeklerin ağzının suyunun aktığı Eva Longoria, KylieMinogue, Shakira, Salma Hayek gibi dünya starlarıyla aşağı yukarı aramızda 2-3 cm vardır. Genç gösteririz ki bu 30'dan sonra bulunmayacak bir nimet. En azından palet gibi ayaklarımız yoktur. ayak numaramızı sordukları zaman şirin olarak 35-36 deriz. Yere bişey düşürdüğümüz zaman onu almak için enerji harcamayız.


Son olarak; 
Kıvrımları ve balık etli oluşuyla gurur duyup, kafaya takmayan ve aynı zamanda güzelliğin fizikte, boyda posta değil de gülümseme de saklı olduğunu fark etmiş dünya tatlısı kızlarız. :)

14 Mayıs 2017 Pazar

SENDE ANNE OLDUĞUNDA ANLARSIN! - Bir Anne Atasözü



‘’ Bak şimdiden öğren bunları ilerde lazım olcak  sana ‘’
‘’ Misafirlere hoş geldin dedin mi?’’
‘’ Şu saçlarını bi topla heryere giriyor ‘’
 ‘’ Bıktım hergün hergün dağınıklığınızı toplamaktan’’
‘’En son nereye koyduysan ordadır’’
‘’ Ne yaparsan yap ben karışmıyorum. Babana da kendin söylersin artık’’
‘’ Nasıl olsa arkanızdan toplayan var, dağıtın hiç acımıyosunuz anneye’’
‘’ Bu uzun saçlar yine maşallah parkenin, fayansın üzerinden hiç ayrılmıyolar’’
‘’ Yerleri yeni sildim basma, kurusun öyle gel’’
‘’ Bi kere de tamam anne de’’
‘’ Halının üzerine terlikle basma, odanın kapısının girişine çıkar terliğini’’


    Yanlış duymadınız ‘’halının üzerine terlikle basma!’’  Halılar yıkamadan geldiyse,  eve yeni halılar alındıysa işte o zaman bi süre halı üzerinde gerginlikler olur.  O halı üzerinde yürümek, bir şeyler yiyerek halının üzerinden geçmek,  halı üzerine çay tepsisi koymak, halı üzerinde çay içmek, hapşurmak, öksürmek, halay çekmek,  halı üzerine besmelesiz basmak yasak. Daha fazla örneklendirme yapabilirim. Ama en merak edilen halıya ilk olarak kim ne dökecek? Annem nasıl deliye dönecek? Babamın halıya dondurma dökmesiyle ilk gerginliği ev halkı olarak yaşamıştık.  Koca yürekli babam resmen talihsizliği yaşamıştı o gün , ki bu cesaretinden dolayı mı desem bi anlık sakarlığından mı desem tebrik ediyorum fakat annem deliye dönmüştü. Anne  ne olacak senin bu halın?? 😃  İlk gerginliği atlattıktan sonra yeni alınan halılar ve yıkamadan gelen halıların diğer halılardan bi farkı olmamıştı. Aynı şey gibi;  yeni aldığın tişörtünü,  gün gelip uyurken giydiğin ve ilerleyen zamanlarda toz bezi olarak kullandığın  gibi .

    Küçüklüğümden beri her yıl anneme Anneler Günü için mektup yazardım dresuarın yanına hediyesiyle bırakırdım. Bir keresinde 7-8 yaşlarındayken Anneler gününde her zamanki gibi mektup ve hediyeyi dresuarın yanına koydum bir de yetmezmiş gibi küçük kolinin içine girdim ve annemin uyanır uyanmaz mektubu okuyup, hediyesini açmasını beklemiştim. Baya bi süre kolinin içinde kalmıştım o ayrı tabii😊 Hediyesini açtıktan sonra diğer kutuyu açtı, hiç farkında değilmiş gibi içinde bulunduğum koliyi açtı ve en çok kolinin içinden benim çıkmama sevinip, kocaman gülüp öpmüştü beni. Çocukluk ya işte 😊 Aslında her günü Anneler Günüymüş gibi düşünüp yaşamalıyız.  Mutlu edilmeyi hak eden  yegane varlıktır ANNE.
    Ne zaman annemden ayrı bi şehirde olsam canımın sıkkın olduğu bi an annemin içi sıkılır beni arar. ‘’ Senin şu an canın sıkkın moralin bozuk’’ der. Kimsenin sizi sevmesine gerek yok. Anneniz varsa eğer size sevginin de , ilginin de, merhametin de  daha fazlasını verir. Ben anneme her zaman sanki benim bu Dünya’da son günümmüş gibi davranırım. Sanki onu bir daha görmeyecekmişim gibi. Öyle sevecen, öyle nazlım, öyle pamuklara sararmışçasına… Ve ne zaman ayağım taşa dahi takılsa hemen düşünürüm acaba annemi istemeden kırdım mı? Allah anne kadar mucizevi bir varlığı farkında olmadan kırdığım için beni mi cezalandırıyor ? diye.
    
    Geçenlerde annem sabah uyanır uyanmaz odama gelip beni göremeyince hızlıca mutfağa girdi. Beni mutfakta görünce boynuma sarılıp duygulandı ve ‘’ seni göremeyince çok korktum ‘’ dedi. Böyle bi kadını nasıl üzerim,  nasıl kırarım ?  


    Bu arada yalnızca doğurmanın, ‘’ANNELİK’’ olmadığını bilen, ‘İNSAN’’ yetiştirebilmiş tüm annelerin anneler günü kutlu, mutlu ve huzurlu olsun. Her biri vefa, huzur bulsun. 

11 Mart 2017 Cumartesi

SPOR YAPMAYIP UMUDA KOŞMAYI TERCİH EDİYORUM.

    Havaların ısınmasıyla sizede  bi mutluluk, iç organlarda bi hareketlilik, deli gibi aşık olma hissi gelmiyo mu ? Bana geliyo. Hoş tall boy'dan yeni ayrılmışım, aşktan sevgiden  dilim yanmış daha aşık olmayı bekliyorum. Aşk benim neyimee!!! Ama bana pişman olup dönecek biliyorum. Hissediyorum. 6.hislerim iyidir. Şimdi diyeceksiniz ki ne 6. hismiş bee!! Olsun bu da benim kendimi motive etme sporum. Spor demişken yaptığım diyetler 1 gram işime yaramadı. Aç kalarak zayıflamayı denedim ama olmuyor. Diyet yapmak kadar lanetli bi durum yok. Ne zaman diyette olsam kilo alıyorum. Denemediğim yöntem kalmadı. Dukan diyetinden tut, patates diyetine kadar denedim. Sonuç hüsran. Genelde ne zaman diyette olsam canımı sıkan bi durum oluyo. Kendimi nutellaya veriyorum. Neyse spordan bahsediyodum. Spora yazıldım bari sporla vereyim kilolarımı yaz geliyo dedim. Tabii bu arada alışveriş yapmayalı uzun bi süre olmuştu, bunu bahane ettim spor için bişeyler almaya gittim. Fakat spor giyim haricinde her şeyi almışım kendime. Ertesi gün zumba dersim başlayacak. Kendimce hesaplamalar yapıyorum bu kadar gün spor yapsam, diyetle desteklesem 2 ayda şu kadar kilo veririm diye.
   Her yere geç kaldığım gibi zumba dersine biraz geç kalmam da hiç şaşırtmadı beni. Sanki 23 Nisan'da gösteriye hazırlanan çocuklar gibi hazırlanmış hocayı izliyoruz.  Neyse derse başladık, Bu ne danstır Allah'ım benim gibi üşengec, kıçını kaldıramayan bi insan için bu hareketli dans çok erken değil mi?. Hem zumba yapıp hemde vaktin geçmesini beklemek çok stresli. Yok bacağını hafif kır, kollarını kaldır, sağ ayak öne, sol ayak arkaya vs hareketleri yapmak deveye hendek atlatmaktan daha zor. Zumba dansının bitmesini beklemek , üniversite tercihlerimin açıklamasını beklemek bile bu kadar stresli geçmemişti. Ders bitti ama bende baya bi bitmişim. O kadar sinirli ve öfkeliyim ki hemen bi yere gidip tatlı bişeyler yemem lazım. Bi işle uğraşırken çok sinirlendiysem mutlaka o işin tam zıttını yaparım ki sinirimi alıyım. Sinirlenmek benim neyime? Tatlı yemek için gittiğim avm de bi fast food+tatlı+dondurma yedim. Yedikten sonra ki pişmanlığımı ne siz sorun ne de ben anlatayım. Olsundu bugünden itibaren kalorisi yüksek yiyecek, içeçekler tüketmeyecektim. Zumba dersine katılmak, sinirlenmek bana baya bi kaloriye patladı. Pişmanlıklarla günü bitirdim.  2 gün sonra yine spora gittim. Tamam dedim artık abur cubur , tatlı vs. yemek yok. Spor yaparken yediğim tatlılara, yemeklere lanet okuyorum. Bu zorlu süreçte eriteceğim göbeğime mi üzüleyim, incelecek basenime mi üzüleyim karar vermedim. En azından göbeğimi ve basenimi bi yere bağışlasam da bende hemen  kurtulsam diye düşünüyorum.
   Önceden evde pilates yaparken Youtube'da Ebru Şallıyı izlerdim. Bu nasıl  cool şekilde pilates yapıyo, ne kadar hafif hareketler, sanki pilatesi yapan o değil gibi diye söylenir dururdum. Ki zaten anca videoyu izlemekle yetiniyodum çünkü hiç bi zaman pilates yapamadım,yapabilmem için pilates topunu vücuduma monte etmem gerekiyodu.O yüzden videodan sonra kendimi evde pratik yapılan tatlı videolarını videolarını izlerken buluyodum. Sporun 2. gününde her yerim tutulmuş ağrımış bi şekilde eve geldim ve rahatsızladım. Tekrar iyileşince giderim, şu gün şunu da halledeyim ondan sonra giderim, bugün hava kapalı modum düşük yarın giderim diye erteledim. Sonuç mu ? 3.kez gitmem kısmet olmadan üyeliğim bitti. Aman zaten spor yapmak bana göre değil, kıçı başı dağıtıp aksama kadar yatmak bana göre. Hep dediğim gibi aldığım kilolarının hepsinin hatırası var. Sevdiklerimle yemişim içmişim. Zaten beğenen böyle beğenmiş napiim, Beğenen beğenmiş derken o tall boy ile mi barışacağız yoksa ? Yüce Allah tarafından parmaklarım kendiliğinden mi yazdı.?  Acaba bu bi işaret mi? Evrenin bana verdiği bi mesaj mı bu yoksa?








25 Aralık 2016 Pazar

MUM KADAR IŞIĞIN YOKTU GÜNEŞ YERİNE KOYDUK SENDE HAKLISIN.

   Bi yerde şöyle birşey  okumuştum.  "Başta  zor gelebilir ama herşey  başta zor gelir". Gerçektende öyle.  Yaşadığın olay, içinde bulunduğun zorlu süreç,  başta  mutlaka zor gelebilir. Geçirdiğin her saniye, her dakika, her saat bu zorluğu  az da olsa hafifletir. Ve bazen gözüne  bir perde iner di mi? Hayatındaki o insanın ne eksiğini  ne de o saçma egosunun farkına  varabildin. Şuan düşündüğünde 'nasıl  tahammül ettim, nasıl gerçeklerin farkına varamadim, nasıl saf oldum bu kadar diyebilirsin. Asla ve asla üzülme. Sende bendensin ve herşey  geçecek. Zor geçecek belki, ama sonunda herşey geçecek. Üzüldüğün pişman olduğun tek nokta kendinden vermiş olduğun ödün olsun. Gerisi hiç önemli değil. Değmeyecek insanlara haddinden fazla değer verdik... Nokta kadar küçük bir sorun tüm gerçeği gösterdi bize. Şanslı olduğunu düşün.  En azından daha çok ilerleme den bitti. Cabaladım , mücadele verdim  . Bu saatten sonra kılımı dahi kıpırdatmam o geri donecek bir gün , ama sen ondan öyle bir gittin ki , onun gelmesi hiçbir şey ifade etmeyecek . Gelmese de olur. O sana yaptıklarının , yaşattıklarının bedelinden kaçamayacak.
   Boşveeeeer birdaha mı gelcez dünyaya ?  Biz kızlara yön verev erkekleri severiz . En ufak kavgada çekip gidenleri değil . Ördüğün duvarları istediğin insanlar haricinde kimse geçemeyecek . Otu boku  sorun yapan insanlarla bir ömür zaten geçmez . Sen değerlisin ,biz ne savaşlardan önde bayrak sallayarak cıktık :)
Her şeye rağmen güzel insanlar var yeterki etrafa bakmasını bilin beybiler :))
   Minyonuz güzel günleri göremiyoruz ama o güzel günleri göstermek için bizi omzuna alan insanlar elbet çıkacak kim bilir.  :)) Bu arada soran olursa delirdikçe güzelleşiyor, aklına eseni yaptıkça kendine geliyo dersiniz.

31 Mart 2016 Perşembe

TESELLİ VERMEK BOYNUMUZUN BORCU, KADERİMİZ... :)

   İlk olarak aileden başlamak lazım.Evin en küçüğü olmak zor iş . Herşeyi dinle,hallet, teselli ver pohpohla, akıl ver üzerine bide olup biten olayları en sona duy. Olacak  iş mi ? geri al verdiğin teselliyi, akıl vermeyi. Ne demek en sona ben duyarım? Sonraki ikinci durak arkadaş çevresinde ayrılanların,kavga edenlerin, tartışanların, hediye almak isteyenlerin, akıl almak isteyenler kişiler listesinde başta geliyorum.Her ne kadar kolay gibi gözükse aslında çok zor bi durum.  Herkesin ilişkisi hakkında mutlaka söyleyecek bi sözüm var. Genelde ayrılık ve tartışmada ağızdan çıkan ilk söz '' canım barışırsınız ya, azcık ayrı kalın birbirinizin değerini bi anlayın, emin ol özleyip dönecektir.Hem senden iyisini mi bulcak canım? Harika kızsın''.Aslında durum böylede olmuyo erkekte kızdan iyisini bulur, kızda erkekten iyisini bulur. Mutfakta ki sarı bez değiliz ne de olsa :)  Zaman geçtikten sonra adam dönmedi. Söylenen teselliler boşa gitti. Bu sefer gerçekleri kıza DAN diye birden yüzüne söylemeyin, Allah korusun felç geçirirebilir. :) Bu sefer  '' canım o senden bekliyodur mesaj. Bence bi mesaj at bi ara bakalım tepkisi ne olacak nasıl davranıp, nasıl konuşacak. Belki pişmandır, suçlu olduğu için senin aramanı/mesaj atmanı bekliyodur'' dersen bu kötü olur.Sonuç olumsuz olursa sen ara dedin herşey kötü oldu aramayacaktım dedirtmeyin karşı tarafa. Ortak arkadaş olduğunuz için karşı tarafıda aramak zorunda kalıyosunuz. ''Vaaay iki dakika da dolduruşa geldin sende bana düşman oldun'' lafını duymak istemiyosan eğer :). Kızın yanında adamı ararsın, kız konuşmaya fırsat vermez, Çünkü hür özgür iradenle bişey diyemezsin, kız arkadaşın kendi demek istediği şeyleri sana dedirtmek ister bi nebze de olsa rahatlar. ''İyi dedik dimi oh olsun, sende iyi konuştun benim dediklerimi tam anlamayıp diyemesende iyiydin. Ben bile bu kadar mantıklı konuşacağını düşünemedim doğrusu'' der. Zaten arkadaşın  elinde kağıt kalemle hazır bekler. Olur da dedğini anlamazsan demek istediğini kağıda  yazsın ki sende karşı tarafa onu söyle. Kağıda yazmak burada kafana silah dayamak gibi bişeyler oluyo.Bazende telefona yazar,sen ekrana bakarsın yazılanı karşı tarafa kendicümlenle söylersin telefonda :) Telefon kapatıldıktan sonra milyon kez kız arkadaşın bu konuşma hakkında konuşur.Adam kız hakkında iyi şeyler dediyse eğer, arkadaşın ağzını yayıp 'aiiyyy kıyamam yaaa beni nasıl düşünür, seviyo demi? seviyo seviyo, sevmese demez' dedikten hemen sonra gerizekalı yaa benden ona ne?  'Ona mı kalmış beni düşünmek'' der

   Sanki ayrılan arkadaşını barıştırmak, aralarını halletmen boynunun borcuymuş gibi kendini buna mecbur hissedersin.Baktın bi arkdaşın mutsuz, sinirli. gözleri dolmuş bi şekilde sana mı geliyo. Arkana bakmadan kaç.Çünkü bu sefer teselli verme yöntemini değiştirceksin. Verdiğin teselli tatmin etmeyecek :). Eğer arkadaşın suçluysa direk sen suçlusun böyle böyle yapmamalıydın de ki sana dünyanın kaç bucak olduğunu göstersin. Kız tarafı her zaman haklıdır. Konuşma aralarında ''ya mesela belki kendine göre haksızsındır bu konuyu bide ondan dinlesek'' diyip hatanın onda oldğunu alttan alttan kabullendirmek lazım. Aynı şey kilo konusunda da geçerli. Ben kilo mu aldım dediklerinde genelde ''yok canım regl şişkinliğidir o, yada yediğin içtiğin bişey şişirmiştir yoksa sen normalde zayıfsın'' dersin. Birden aa evet kilo aldın sen şişkinlik değil dersen ölürsün :) .

   Sonunda barıştılar, üzerinden bi yük kalktı. Artık eskisi gibi çiftin yanında ortak arkadaş pozisyon konumuna geçebilirsin. İkisinide teselli etme gibi bi ihtimaliniz artık yok.


   Üçüncü durak SEVGİLİNİZ. İşin en zor kısmı! Bazen sevgilinize gelirler. Bi takım ufak çaplı bunalıma girer, uzattıkca uzatır. Yine teselli verme işlemi burada da karşımıza çıkar. ''Hayır hayatım öyle düşünme, herşeybizimiçin çok güzel olcak,Şimdi olmasa bile zamanla olur.Önemli olan kötü günde,zor durumda birbirimizin yanında olmak değil mi? Hayır hayır düşünme öyle sen çok iyi insansın. Herşeyi başarırsın, evet aşkım hı hı aynen öyle....'' derken derken birden kendinizi çıldırmış, çocuğa karşı saldırı durumuna geçmiş olarak bulursunuz. 'Çok çabuk bunalıma giriyosun, ne olcak herşey iyi güzel olcak diye bişey yok, kafana takma artık alla alla' derken hooop kavganın içindesin. Al bide burdan yak! Baştan ilişkiyi düzeltmeye bak. Uğraş çabala tekrar barış :)

   Artık arkadaşlık ve sevgililik vazifenizi en iyi şekilde yerine getirdiniz. TEBRİKLER!! diye hayatınızdan bir alt yazı geçer :)


11 Şubat 2016 Perşembe

BALIK ETLİ AİLESİNDEN MİSİNİZ ?

   Öyle bi tatil düşünün ki, sınav haftası düzensiz beslenmekten  aldığınız kiloları  tatilde eve döndüğünüz de vermeyi planlıyosunuz. Diyetleri, rejimleri, ve kürleri internetten deli gibi araştırıp not alıp, 'tamam işte bu eve gittiğim zaman 2-3 haftada 3-4 kilo veririm diye düşünüyosun.İnterntten bi dünya para verip zayıflama çayları alıyosun kullanıyosun işe yaramadığını görünce arka fonda 'yine hüsraaaaan ' şarkısı çalıyo.  Eve gittiğinde annenin en sevdiği yemekleri, tatlıları yapmasıyla başlayan hayal kırıklığı. İlk bi kaç gün böyle gider sonra ben diyete  başlarım diye düşünüp kendini kandırırsın. Tatile geldiğini duyan halan, teyzen, yengen geldiğini duyan herkes en cok sevdiğin pastaları tatlıları yapıp sana gelir. 'Ayy ye kuzum yee '. Bi çatal tatlıdan, bi çatal diğer tatlıdan,  derken derken tabak dolusu yediğini  fark edersin. Anlaşıldığı gibi tatilde kilo verme hayali buuum oldu.

   Siyah en zarif göstren renktir.
   Regl dönemi ondan bu şişkinliğim  diye bi süre böyle kandırdım kendimi. Bi şişkinlik çok mu uzun  sürer? Ardından vazgeçis evresine girdim. Herşeyimi baştan aşağıya kadar siyah yaptım. Komple siyah giyindim ama  içim daraldıııı....Hayatımda 1kez 48 kiloya düştüm. Nasıl düştüm bende bilmiyorum. Balık etliler ailesinde olduğum için o şans 1 kez tesadüfen geçti elime. Kilo almak bir hafta,vermek bir ömür. Bu tatil bana artı 3kilo olarak döndü.Hani balık etlilik moda oluyodu, hani kalın bacak artık popülerdi. Evde spor yapan insanları tebrik ediyorum. Bende o azim yok.  Hayat yiyip yiyip kilo almayana güzeeell. Olmuyo demek ki benim de yapım buymuş :)